KeBay Forum Paylaşım Dünyası
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SELİM İLERİ den ******ün İstanbulu

Aşağa gitmek

SELİM İLERİ den Atatürkün İstanbulu Empty SELİM İLERİ den ******ün İstanbulu

Mesaj  Admin Ptsi Ekim 13 2008, 12:49

******�ün İstanbul�u
SELİM İLERİ
SELİM İLERİ den Atatürkün İstanbulu 8224


Çocukluğumda, ******�ten söz açan büyüklerim, onun İstanbul�a gelişlerinden mutlaka söz açarlardı. Bunda, yaşadığımız kente bir övünç payı çıkarmak isteği kadar; gizli, pek dile getirilmemiş, getirilememiş bir utanç da duyumsanabilirdi.

Bu utancı çok sonra kavrayabildim: Anadolu�ya, Millî Mücadele�ye kayıtsız İstanbul�a, Cumhuriyet�in ilanından sonra, ****** bir süre dargın kalmış. Sorduğunuz vakit, o günlerin İstanbullu�ları, yanıtlamaktan, konuşmaktan kaçınırlardı�

Oysa İstanbul, Mustafa Kemal�in gençlik şehirlerinden biridir. Hüzünlü, duyarlı, sevinçli birçok anıyla ayrılmıştır İstanbul�dan.

Kurtuluş Savaşı�na giden süreçte, Şişli�de bir ev kiralar. Bugün müze olan eve, Akaretler�de oturan annesini ve kızkardeşini de getirir.

16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul�dan ayrılır.

O günlerin İstanbul�unu birbirinden etkileyici romanlarda yakalayabiliriz. Yakup Kadri�nin Sodom ve Gomore�si beni her zaman çok etkiledi. Halide Edib�in Ateşten Gömlek�i, Peyami Safa�nın Sözde Kızlar�ı, Tanpınar�dan Sahnenin Dışındakiler, Kemal Tahir�in Esir Şehir üçlemesi hep andıklarım. Yakın dönemde, Attilâ İlhan �Reis Paşa�da yine o günleri yazdı. ******�ün dargınlığı gibi, romancılarımızın da İstanbul�a mesafeli bir bakışı söz konusudur.

Ama kişisel anılarda İstanbul�un da acı çektiğini saptarız: Tanpınar, Reşat Nuri�nin Feride�sini anımsar. Çalıkuşu bir İstanbul gazetesinde tefrika edilmektedir. Bütün İstanbul, Feride�nin �mutlu son�a kavuşmasını bekler. Bu, bir bakıma, Kurtuluş Savaşı�nın kazanılacağıyla eşanlamlıdır.

Millî Mücadele�ye, Kurtuluş Savaşı�na açıkça destek verememiş İstanbul, 1 Temmuz 1927 tarihine kadar Gazi Mustafa Kemal ******�ü boş yere bekler. 1923�ten 1927�ye yaklaşık dört yıl. Üstelik, 1926 sonbaharında, Sarayburnu�ndaki ünlü ****** heykelinin açılış töreni yapılmasına rağmen. Cumhurbaşkanı kendi heykelini ancak ertesi yaz görecektir.

Kırgınlık artık sona ermiştir. 2 Temmuz 1927 tarihli İstanbul gazetelerinde Cumhurbaşkanı�nın şu sözleri yayımlanır:

�� Sekiz sene evvel muzdarip ve ağlayan İstanbul�dan kalbim sızlayarak çıktım, teşyi edenim yoktu. Sekiz sene sonra kalbim müsterih olarak, gülen ve daha güzelleşen İstanbul�a geldim. Bütün İstanbullu�ların ruhuma heyecan veren sıcak ve muhabbetkâr kucaklayışı ile karşılandım��

Büyüklerimden dinlediğim işte asıl o günlerdir. Temmuzdan eylül sonuna.

Unutulmayanların başında, ilk gecenin fener alayı gelir. Yaşamış herkesin anlattığı, özellikle hanımların. İstanbul bu fener alayıyla büyülenmiş. İnanılmaz bir coşku sokaklara dökmüş İstanbul halkını.

Unutulmayanlar arasında, Gazi�nin bir jesti: İkinci mevki tramvaya binmiş, ille bilet kestirtmiş. Biletçinin büyük şaşkınlığı!..

Yurttaşla bütünleşmek isteyen Cumhurbaşkanı, Tokatlıyan Oteli�nde kahve içer, Lebon�da çilekli dondurma yer.

Nihayet Kadıköyü�ne gelir. Moda�da yelken ve yüzme yarışlarını seyreder. Annemin arkadaşı Nezihe Hanım, ömrünün sonuna kadar, aynı heyecanla Moda gününü anlatırdı: �Sekiz dokuz yaşındaydım. Gazi�yi görebilmek için sokaklara çıktık. Denizde onu bekledik��

Moda deniz yarışlarına katılmış ******�ü babam da görmüş. Babam on yedi yaşındaymış. ****** gülümsüyormuş.

Ertesi yaz Gazi İstanbul�a yine gelecektir. Zaten bundan böyle, İstanbul, onun yaz kenti gibi olur.

Bu yaz Dolmabahçe Sarayı�nda yeni yazımızın imla sorunları için edebiyat adamlarıyla görüşür. Gençliğinden beri edebiyata tutkun olan, Kurtuluş Savaşı sırasında Çalıkuşu�nun tefrikasını cephede okuduğu bilinen ******, edebiyat adamlarından yeni yazıya el vermelerini rica eder.

Şimdi, Çalıkuşu�nun yazarı Reşat Nuri de Dolmabahçe�dedir. Abdülhak Hamid, Aka Gündüz, Celâl Sahir, elbette Halid Ziya. O günü Ahmet Haşim bir yazısında söze dökmüştür:

�Yeni harflere dair ilk fikir teatisi için Dolmabahçe Sarayı�na davet edilenler içinde Gazi�yi re�yülayn (kendi gözüyle) görmeye gidenlerden biri de bendim.

Heyecanım çoktu.�

Aslında Ahmet Haşim�in heyecanı tekil bir heyecan değildir. Bütün İstanbul, ******�le her karşılaşmasında sonsuz bir heyecan duyar.

Galiba 1930 yazında, ******�ü, Küçük Çiftlik Parkı�nda görmüş olan anneannemle dedemin anlatışları daima coşkundu. Bugün yerinde sadece öreni kalmış Küçük Çiftlik Parkı, Maçka�nın eteğindeydi. Yaz gecesiymiş. Dedemler, Küçük Çiftlik Parkı�na alaturka musiki dinlemeye gitmişler.

Sazın başlamasından hemen önce, gazinoda büyük bir hareketlilik yaşanmış. ****** gelmiş, bahçedeki herkese selam vererek, arkadaşlarıyla birlikte masasına oturmuş. Son derece alçakgönüllüymüş.

�Ses sanatkârları� Denizkızı Eftalya, Safiye Ayla, Selâhattin Pınar kendisine büyük saygı göstermişler. ****** her defasında ayağa kalkmış, teşekkür etmiş�

1980�lerin iyice sonlarında, TRT�ye önerilecek birtakım tasarılar arasında, ******�ün İstanbul Günleri belgeseli vardı. Nezihe Araz�la birlikte çalışıyorduk.

Nezihe Hanım dönemi az çok yaşamıştı. Babası, ******�ün yakın arkadaşlarındandı. Ankara-İstanbul arasındaki mekik dokuyuşlar�

Bir yandan da kaynakları yeniden okuyorduk. Yakup Kadri Karaosmanoğlu�nun ****** monografisi, İstanbul günleri için incelikli bilgiler içerir�

�Birey� ******�ü yansıtmaktı amacımız. Küçük Çiftlik Parkı�ndaki sahneyi anlatmıştım. �İşte� diyordu Nezihe Araz, �o, insan ******�ü!�

Tasarı gerçekleşmedi. Ne var ki epey çalışmıştık; çok bilgi devşirmiştim. ******�ün İstanbul�u yalnızca gezintiler, halkın arasına karışmalar değildi. Cumhurbaşkanı bu kentte ulusal ekonominin gelişebilmesi için ilk adımları atmıştı. Çalışanların dertlerini dinlemiş, çare aramış. Yeni iş alanlarının açılması ereğiyle devletin olanaklarını seferber etmiş. Ekmek kavgasındaki küçük esnafı hiç mi hiç göz ardı bırakmamış.

Yabancı devlet adamlarının İstanbul ziyaretleri, etkileyici ağırlanışları, üniversitede gençliğe sesleniş, Darülbedai�de tiyatro, Elhamra Sineması�nda film izlemeler, Boğaziçi�nden Florya�ya, geniş yelpazede İstanbul gezintileri, şenlikler, kutlayışlar derken, acı son yaklaşıyordu.

Mayıs 1938�de ****** İstanbul�a son kez gelir. Birkaç ay önce hastalığına nihayet teşhis konmuştur. Sirozun pençesine düşmüş yorgun adam, hâlâ ülküler peşindedir. Ülkülerin başında da, İstanbul�u dünyanın en önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri kılmak isteği gelir.

İstanbullu�lar çok üzgündür. ******�ün İstanbul�daki son zamanlarına tanıklık etmişler, hatıralarını anlatırlarken gözyaşlarını tutamazlar: Gözyaşları, titreyen bir ses. Örnekse, babamın sesi. O, 6 Ekim 1938�de Dolmabahçe Sarayı�nın kapısına gelen yurttaşların ******�e sevgi, saygı gösterilerini anlatırdı.

6 Ekim İstanbul�un kurtuluş günüdür ve İstanbul halkı, kurtarıcılarını görmek istemektedir. Gazi, bir mesajla teşekkür eder.

Hayatının son Cumhuriyet Bayramı gecesinde, ağır hasta olmasına rağmen, Dolmabahçe Sarayı�ndaki küçük dairesinin penceresi önüne oturur; rıhtımda bekleşen kalabalığı esenler. Bu, İstanbullu�larla son buluşmasıdır.

Değerli yazarımız Peride Celal, bir söyleşimizde, �Hayır, siz anlayamazsınız� demişti bana. �Hangi korkunç yıkımdan aydınlığa çıktığımızı yaşamayanlar, ******�ün hastalığına ve ölümüne duyulmuş acıyı tam kavrayamaz, hissedemez��
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 1354
Kayıt tarihi : 28/08/08
Yaş : 45

https://kebay.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz